Kitap severlerin buluştuğu bu adreste, "Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı bilir?" tartışmasının uzağında, kitap sayfalarının arasında yolculuğa çıkan, aklın ve erdemli olmanın üstünlüğüne inananları bloğuma bekliyorum. Lütfen yorumlarınızı ve paylaşımlarınızı eksik etmeyin.
26 Eylül 2014 Cuma
Kağıt Kesikleri / İCLAL AYDIN
Ahhh nasıl iyi geldi, ne kadar kendimi buldum anlatamamam. Bu kitap öyle bir zamanda elime geçti ki... ölüm acısını yaşarken ACI yı anlatan bir kitap. Bazı satırları okurken duygularım kaleme dökülmüş diye düşündüm ve bir kere daha kendimden utandım. Neden mi?
Bazen insan önyargılarının kurbanı olabiliyor. Ben hep İclal Aydın'ı cicili bicili, bol sevgilili, modern dünyanın popüler kişiliklerinden biri gibi algılamıştım. Ama işte bir kez daha yanıldım. Yanılgılarını cesaretle sahiplenebiliyorsa insan bunlardan öğreneği çok şey var. Güzel kadın, duygulu kadın, acı çeken kadın, sözcükleri kaleme düzgün dökebilen kadın...önünde saygıyla eğiliyorum.
Neyse efenimmm kitaba gelirsek... Bir proje olarak iki dostun karşılıklı konuşmalarından ortaya çıkan enteresan bir kitap var elimizde. Duygusal olarak yaşanan acılardan yola çıkarak çok farklı alanlardan örneklerle süslenmiş, acının insan üzerindeki etkisi anafikriyle içimizde kopan fırtıları anlatmış, tüm bunları yaparken de çeşitli kitap ve film örnekleriyle desteklenmiş bir nevi kaynak kitap özelliğini de kazanmış. Bu kitapta bahsedilen ve henüz benim dağarcığıma katılmamış tüm eserleri okumak istiyorum mesala! Beni en çok etkileyen yönü ise kısa kısa günlük yazıları gibi yazılarla hazırlanmış olması. Altlarında tarihleri de var, belki de gerçekten günlük notlardan oluşturulmuştur, kim bilir?
Mutlaka okuyun acıyı yaşamaktan çekinmeyin, madem savaşları engelliyemiyoruz her savaş yeni bir barışın yolu olsun bizler için...
Sevgiyle kalın
KİTAP ADI Kağıt Kesikleri
YAZAR İclal Aydın / Proje tasarımı TOLGA MERİÇ
YAYIN EVİ Epsilon
SAYFA SAYISI 215
YAYIN YILI NİSAN 2010
Etiketler:
acı,
aşk,
delilik,
duygusal,
İclal aydın,
kağıt kesikleri,
psikolojik,
terkedilme
14 Eylül 2014 Pazar
DEVRİM YILLARI / Hıfzı Topuz
Geçmişinden ders almayan insan geleceğini kuramaz... diye düşünürüm. Ayrıca insanları, toplumları, olayları yargılamadan önce yaşandığı döneme bir göz atmalı, sosyo ekonomik, kültürel, evrensel koşulları kabaca da olsa bir incelemek gerekir fikrindeyim. Bir de bana göre çok önemli bir gerçek var: Zaman değişse de insan değişmiyor. İnsanın var olduğu tüm zamanlarda hayat insanoğlunun bencilliğine göre şekil alıyor. Bugün bakınız bulunduğumuz coğrafyanın hemen yanında binlerce insan adı konmamış bir savaş ortamında yok oluyor. Dünyanın bir çok yerinde silah tacirleri para kazansın diye binlerce masum insan yok oluyor. Dolayısıyla tarihte yer alan olayları ve kahramanları yargılamadan önce bir İNSAN olarak içe dönmeli, öncelikle kendimizi yargılamalıyız.
Gelelim kitabımıza... Hıfzı Topuz'ın sıkı bir hayranıyım. Biliyorsunuz bloğumda zaman zaman okuduğum kitaplarını paylaşıyorum. DEVRİM YILLARI yeni okuyup, TÜRKİYE tarihindeki önemli bir dönemle ilgili bilgi dağırcığımı zenginleştirdiğim önemli bir eser oldu. Bir defa kitap yine roman tarzında yazılmış, dolayısıyla akıcılık kazanıyor ve kolay okunuyor. Bununla birlikte içine dönemin önemli kararları, ATATÜRK'ün bu olayların gelişimi sırasında aldığı rol ve tarihi yorumları kitabın içinde ayrıntılarıyla verilmiş. Romanın beni etkileyen en önemli özelliği o dönemki Türkiye coğrafyasına, dünyadaki sosyopolitik olaylara, entelektüel toplum ve halk arasındaki çözülmelere şahitlik edebiliyorsunuz. Dünyanın o dönemin yeni cumhuriyetine olan hayranlığını çeşitli ülkelerden Türkiye'ye haber toplamak için gelen basın mensuplarının sayısı ve haberlerin dünya basınındaki ilgisini öğreniyorsunuz.
Kitapta kimler yok ki, başta Mustafa Kemal Atatürk, onun meşhur akşam ziyafet sofrası misafirleri, Nazım Hikmet, İstanbul'a sürgüne gönderilen Lev Troçki, Atatürk'ün yakın silah arkadaşları ve dönemde etkili bir çok isim... Açıkçası o döneme, yaşananlara, Türk aydınlarının o dönemdeki kültür ve eğitim seviyelerine ben kendi adıma hayran kaldım.
Kitaptan bir kaç küçük bölüm paylaşmak istiyorum... Öncelikle kazanılmış bir savaşın gururunu yaşamanın yeterli olmadığı YABANCILARIN elindeki işletmelerin DEVLETLEŞTİRİLMESİ ardından ekonominin bağımsız ve güçlü hale getirilmesiyle ilgili çalışmalarla ilgili kısa bir alıntı yapmak istedim.
Aşağıdaki altıntıda yine ekonomiyle ilgili ne kadar güçlü ve doğru sözler,
Atatürk'ün beni en çok etkileyen yönü, kadınlara o zamanın en medeni diye nitelendirilen ülkelerinde bile görülmeyen, kadınlara bakışı olmuştur. Bu belki de annesine ve kız kardeşine olan bağlılığı ve sevgisinin yansımasıydı....
İşte bu aşağıda okuyacağınız anısı da halkı anlamak için halkın içinden gelmek ne demek çok iyi açıklamaktadır.
Kitabın içinde daha önce başka kaynaklarda görmediğiniz arşiv fotoğrafları da yer alıyor...
Yakın tarihinizi merak ediyorsanız, genç cumhuriyetin daha kurulduğu gün itibariyle ne gibi sınavlara tabii olduğunu öğrenmek istiyorsanız, işte size keyifle okuyacağınız belki de yeni sorularla tamamlayacağınız güzel bir tavsiye.
Keyifli okumalar,
Kitabın adı DEVRİM YILLARI
Yayınevi REMZİ KİTABEVİ
Yazar HIFZI TOPUZ
13 Eylül 2014 Cumartesi
KADERE İNANIR MISINIZ?
Çok olmadı bir kaç gün önce büyük bir acı yaşadık. Bir büyüğümüzü kaybettik, bize göre erken bir ölümdü ama kader... yaşam kadar ölüme mutluluk kadar acıya da hazırlıklı olmalıydık. Tam o günlerde karşıma tamamen rastlantı eseri acıyı anlatan bir kitap geçti, şimdi elimde okuyorum. tamamlayınca sizlerle de paylaşacağım ama içinden küçük bir alıntı yapacağım. Acıyı yaşayan bu cümlenin anlamını bilir... Bu kader değilde nedir bana biri açıklayabilir mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)