16 Aralık 2014 Salı

HATİCE SULTAN / HIFZI TOPUZ





Geçtiğimiz haftasonu  10.sınıfta okuyan kızımın veli toplantısındaydım. Beni takip edenler içinde çocuğu olanlar varsa anlatacaklarım onlar için çok daha fazla şey ifade edecektir. Bu toplantılar ilginçtir. Çocuğunuz anaokuluna başladığı andan itibaren doğal olarak bu toplantıların da bir üyesi haline gelirsiniz. Tüm öğretmenler resmi geçit şeklinde sınıflara girer çıkarlar. Çocuğunuzun muhatap olduğu öğretmenlerle ve aynı sınıfı paylaştığı arkadaşlarının aileleriyle karşılaşır, bir sosyal profil çıkartırsınız. Neyse bir bakıma eğlencelidir de... Son toplantıdan bir hafta kadar önce bu tarihsel romanı tamamlamıştım. Okurken de hep şunu düşünmüştüm biz ve bizim çocuklarımız tarihi neden ezber okuyorlar? Öyle değil mi? Çok ilginç ve zengin bir tarihe sahibiz. Kaç toplum bizim gibi bir tarihe sahip ki? Orta asyadan Anadolu'yu yurt tutmaya, Haçlı savaşlarını göğüslemeğe, tüm dünyayı etkisi altına alacak bir Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşuna, yıkılışına, yeni bir çağa, küllerinden yeni bir devlet - cumhuriyet kuruluşuna, yakın tarihinde dünyadaki özgürleşme hareketleriyle birlikte cumhuriyeti sindirme sürecine kadar neredeyse kendi başına bir insanlık tarihi yazmışız. Ama gelin görün ki çocukluktan itibaren bize tarih ezber olarak öğretilmeye çalışılmış. Halen de öyle...

İşte elimde tuttuğum tarzda tarihsel romanlar, objektif, belgeye dayalı ama hikayeleştirilmiş, tarihi daha anlaşılır, dönemi daha iyi özetleyen çalışmalar bana göre. Şimdi kızım bu yıl Osmanlı tarihinin kuruluş, yükseliş ve yıkılışını işleyecek. Bu romanda da 3.Selim dönemiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu'nun kendi içinde yaşadığı değişim savaşı, dünyada Fransız İhtilalıyle yaşananlar, dünyanın meraklı Osmanlı İmparatorluğu'nu takibi ve cehaletin yeniliğe karşı açtığı savaş çok net olarak anlatılıyor. Keşke çocuklara tarih öğretmenleri okumalarını tavsiye etse,..


Yazar 3.Selim'in kız kardeşi ile ressam Melling'in aşkından yola çıkarak geniş ve önemli bir tarihi özetlemiş. Romanda en çok ilgimi çeken konulardan biri bugünlerde yine çok tartışılan latin harfleri mi Osmanlıca mı konusuna yorum niteliğinde bir olay. İlk defa latin harfleriyle yazışma o dönemde Hatice Sultan ile Melling arasında olmuş. Yani Cumhuriyet harf inkilabından çok önce 1800'lü yıllarda latin harflerile mektuplaşmışlar. 

Bir diğer dikkatimi çeken konu LAZ'lar. Bugün bilmeyenler tüm karadenizlilere LAZ diye hitap ediyor. Ama öyle değilmiş. Meğerse LAZ'lar çok daha geniş bir geçmişe sahip farklı dini ve dili olan bir imparatorlukmuş. Sonrasında tarih içinde önce hristiyanlaşmış ardından islama geçmişler. Ama asimile olmadan dillerini koruyarak. Hatta bugün yaşadığımız İstanbul boğazı karadeniz bölgesine ilk yerleşim koruma-kolluk güç amacıyla toprak verilerek LAZ'lara yaptırılmış. 3.Selim'e karşı ilk ayaklanmayı da çok basit bir konudan, KIYAFETLERİNİ TERK ETMEK İSTEMEDİKLERİ için LAZ'lar çıkartmışlar. Ardından yeniçeriler devreye girmiş. 

Bu romanı okuduktan sonra GEZİ OLAYLARI'nın neden bu kadar önemli olduğunu bir kere daha anladım. Tarih boyunca devletler, yaptıkları hataların birikimlerini, sebeb olan çok küçük bir kıvılcımla kontrolden çıkan ayaklanmalarla hesabını vermişler. Ne der tarihçiler, TARİH TEKERÜRDEN İBARETTİR. Ama keşke insanoğlu ders almayı bilse...

Okuyun çok şey öğrenecek, ezber bozacak, daha çok araştırmak isteyeceksiniz. 

Sevgilerimle, 

2 yorum:

  1. Bu kitabı okuyalı herhalde bir 10 yıl olmuştur. Bu yorumu okuduktan sonra tekrar okumak istedim.

    YanıtlaSil
  2. Güzel yorumun için teşekkür ediyorum. İyi ki böyle yazarlarımız var, iyi ki kitaplar var.

    YanıtlaSil