30 Mayıs 2014 Cuma

Beyaz Unsuz Şekersiz Hamur İşleri



Mutfakla aranız nasıl? Yoksa sadece yemeği seviyor uğraşmayı uzmanına mı bırakıyorsunuz? Belki de üç beyazdan uzak dur kuralına uymak için hamur işlerini tamamen unutuyorsunuz.

Haklısınız. Eskiden mutfaklarımızda sanayi işi şeker yoktu. Un değirmende öğütülür bir çok kimyasal işleme uğramadan soframıza gelirdi. Yağ deseniz bugün sağlık ve beslenme uzmanların vurguladığı gibi tereyağ ve zeytinyağından ibaretti. Neden günümüzde de bunları kullanmayalım. O vakit işte size çok güzel bir tarif kitabı. BEYAZ UNSUZ ŞEKERSİZ HAMUR İŞLERİ.

"Üç beyazsız ilk yemek kitabı. yüzde yüz doğal yüz tarif." Alt başlığıyla satışa çıkan kitap 2006 yılında Türkiye"nin en iyi sağlık ve beslenme kitabı olarak Gourmand Ödülü almış. Ben eşimin yaşadığı sağlık sorunundan sonra acaba daha sağlıklı hamur işleri nasıl yapılabilir diye araştırırken bu kitabı bulmuştum. Tariflerin büyük bir bölümünü uyguladım. İnanılmaz başarılı tarifler, oldukça lezzetli sonuçlar elde ediyorsunuz. mesela kek yaparken şeker değil pekmez kullanıyorsunuz. Un olarak sadece tam buğday unu var. Yani beyaz un yok. Yağ tereyağı ya da zeytinyağı. Ölçüler birebir tutuyor, ilave olarak ekleme yapmanıza gerek kalmıyor.

Anne kızın hazırladığı bir kitap bu. Birinci bölümde NE YERSEK OYUZ başlığı altında ESKİ TOPRAKLAR NEYLE BESLENİYORDU açıklanıyor. Ardından neden şekersiz, tariflerden kullanılan alternatif malzemeler neler? açıklamaları yapılıyor.

Ne kadar acemi olursanız olun bu kitapla sadece yazılanları uygulayarak aileniz için hem sağlıklı hem de lezzetli hamur işleri ortaya koyabilirsiniz.

Şimdiden afiyet olsun.



Kitabın adı    BEYAZ UNSUZ ŞEKERSİZ HAMUR İŞLERİ
Yazar            Arzu Aygen - Ülfet Aygen
Yayınevi       Hayy Kitap
Yayın yılı     2012
Sayfa sayısı  290

İmkansız Aşk / Brenda Joyce



Tamam itiraf ediyorum ben uslanmaz bir romantiğim... Hayata pemde camlı gözlüklerden bakmak istiyorum.  Biraz hayalci olmanın bir sakıncası olmadığını düşünüyorum. Ne dersiniz?

Aşk tarif edilmeyen sihirli bir kelime. İnsanın başına geldiğinde ise afrodizyak etkisi yapıyor. Hayata bakış açınızı değiştiriyor, gülümsetiyor. Günümüzde çok fazla yaşanmadığı gerçeği bir yana her şeyi o kadar hızlı yaşayıp tüketiyoruz ki maalesef tüketilenlerin en başında da duygular geliyor.

Bana göre romantik kitaplar, tabi içinden seçmek lazım, öylesine zamanınızı dolduran, sizi gülümseten, anlık olarak sıkıntılarınızdan kurtaran, çok düşünce gücü gerektirmeden okunan, bir nevi romantik komedi filmi etkisi yaratan kitaplardır. Özellikle dönem romanları ilgimi çeker. Çünkü o dönemlerde kadın olmak günümüze göre hayli zormuş. Buna rağmen güçlü kadın karakterler ortaya koyan yazarları severim. Brenda Joyce da onlardan biri. Yazarın bir çok kitabı var. Bu kitap DE WARENNE ailesinin hikayesinin anlatıldığı kitaplardan biri. Yazar De Warenne ailesinin tüm fertlerinin etkileyici aşk hikayelerini yazdığı sanıyorum benim bildiğim 9 -10 kitaplık bir seri oluşturmuş. Tabii dilimize sırayla çevriliyorlar.

" Bazan kalp, aklın sözlerini dinlemez. Ve aşk her zaman galip gelir..."

Kitapta kadın kahramanımız Alexandra Bolton gerçek bir kahraman çünkü annesinin ölü
münden sonra tüm hayatını kardeşlerine adamış, zorluklara göğüs germiş genç bir kadın. Rastlantı
eseri çapkınlığı ve kalpsizliğiyle ünlü Clarewood düküyle tanışıyor. Bundan sonra aşk ve acıyı
bir arada yaşamaya başlıyor.

Eğer dönem romanlarını seviyorsanız, bir kaç günde okuyacağınız güzel bir macera sizi bekliyor
diyebilirim.

Son zamanlarda moda olduğu için bu tarz kitaplar ardı ardına basılıyor ama çoğu oldukça kötü
zaman kaybı... Ya çevirilerinden ya da yazarlarından kaynaklanan sorunlar var. Ama Brenda
Joyce karakterleri başarıyla tasvir eden, yönlendirden bir yazar. Kitabın çevrisi de sorunsuz.
Kitap içinde bir kaç yazım hatası var ama artık onu da mazur görür oldum.

Keyifli okumalar.

Kitabın adı        İmkansız Aşk
Yazarı               Brenda Joyce
Yayınevi           Pegasus
Sayfa sayısı      413
Yayın yılı         2014

24 Mayıs 2014 Cumartesi

GÜZEL SÖZ

"TECRÜBE ÇOK ZALİM BİR ÖĞRETMENDİR. İNSANI ÖNCE SINAVDAN GEÇİRİR, SONRA DERSİNİ ÖĞRETİR." spuitems

Bir ilişki 50 günde nasıl kurtulur? Ebru Tuay Üzümcü



Rastlantıları sever misiniz? Ben çok severim. Biraz kaderci oluşumdan mıdır nedir? Güzel bir rastlantı sonucu bu kitapla buluştum. Elimdem bırakmadan 1 hafta içinde tamamladım. Okurken " İşte bunu ben de yaşıyorum" " Evet neden sanki hep böyle olmak zorunda?" " Hep ben mi alttan alacağım" diye sorduğum durumları örnek ilişkideki kadın karakterin de yaşaması, benim gibi psikolojiye düşkün olması, yine benim gibi eşini sevmesi, çocukları için kaygılanması, annesi ve kayınvalidesiyle ilgili ilişkileri... daha neler neler öyle benzer geldi ki anlatamam.

Kitabın güzel tarafı bu benzer durumlardan ibaret değil tabi ki, bu kısmı beni şaşırtan yönüydü. Etkileyiciliği ise ortaya net sorun ve net sorun çözümü koyması. Bu kitap tam anlamıyla bir psikoloijik danışmanlık kitabı. Hatta son bölümde, örnek aile terapi sürecinin tamamlanmasının ardından, ANAHTAR KAVRAMLAR bölümü oluşturmuş yazarımız. Anahtar kavramlar olarak verilen  GÖZLEM, ÖNCELİKLER, SINIRLAR, GELİŞİM ve DUYGUSAL ZEKAnın yaşamın akışı içinde nasıl yer alması gerektiği kitapta anlatılan örneklerle tekrar altı çizilerek ortaya konuyor.

Çok az kitap vardır beni böyle heyecanlandıran aman hemen tamamlayayım da bloğumda beni takip eden tüm okuyucu arkadaşlarımla paylaşayım dediğim. Bu kitap işte onlardan biri. Kadınsanız, anneyseniz, kültürel ve sosyal olarak varolma çabası içindeyseniz, eşinizle yaşlanmak istiyorsanız ama hayatın sıkıntıları içinde çözüm bulamıyorsanız tatlı tatlı bu kitabı okuyun. Sanki karşınızda bir arkadaşınızla dertleşiyormuşsunuz gibi hissedeceksiniz. Bir de kitaptaki önerileri uygulamaya başladığınızda herşeyin aslında ne kadar kolay olacağını göreceksiniz.

Sevgili yazarımız EBRU TUAY ÜZÜMCÜ'den de biraz bahsetmek isterim. Kendisi Doğan Cüceloğlu'nun asistanlığını da yapmış çok değerli bir psikolojik danışman. Bir kaç defa TV.deki programını rastgelmiştim. Konuklu yaptığı programlarda aynen kitapta olduğu gibi pozitif enerjisi ile yönlendirmeler yapıyordu. Bunun dışında ünlü tiyatro ve dizi oyuncusu LEVENT ÜZÜMCÜ ile evli, 2 çocuklu bir anne. Dolayısıyla evlilik ve çocukla ilgili yönlendirmeleri eminim kendi tecrübelerinden de etkileniyordur.

... bu arada şimdiden kitabımı okumaları için paylaşacağım iki arkaşım sırada :)))

Hepinize mutlu, güzel bir hayat, keyifli okumalar diliyorum.

Kitap adı - BİR İLİŞKİ 50 GÜNDE NASIL KURTULUR?
Yazar - EBRU TUAY ÜZÜMCÜ
Yayınevi - REMZİ KİTABEVİ
Sayfa sayısı -271

9 Mayıs 2014 Cuma

Bir Kırlangıcın Daha Var / Cemal Süreya


Kitaplığınızda kaç şiir kitabınız var? Az şiir okuyoruz ama ebebiyatımızı zenginleştiren çok güçlü şairleri olan bir milletiz. Nazim Hikmet, Cemal Süreya, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Orhan Veli, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Can Yücel ilk akla gelenler.

Şiir düzyazıya göre daha zordur, şiir dilinde düşünmek, o nüansla kelimeleri birleştirmek, anlam derinliği katmak ustalık işidir, duygu işidir. Cemal Süreya'nın şiirlerinin toplandığı Bir Kırlangıcın Daha Var şiir kitabından örnek vermek istiyorum

BALZAMİN

Sen el kadar bir kadınsındır
Sabahra kadar beyaz ve kirpikli
Bazı ağaçlara kapı komşu
Bazı çiçeklerin andırdığı
İş bu kadarla bitse iyi
Bir insan edinmişsindir kendine
Bir şarkı edinmişsindir, bir umut
Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
Saçlarınla beraber penceredeyken
Besbelli arandığından haberli
Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
Sevgili

Ben okurken bile duygulanıyorum, yazan kişi nasıl bir duygu durumundadır taahayyül edemiyorum. Bu dizeler ister sayfalarca olsun ister tek satır şiir işte bu kadar kolay duygu köprüsü kurar. Bir alıntı daha,

KEHANET 1985

Lokman şair senin hayatın
Yedi kırlangıcın hayatı kadar
Altısını ardı ardına yaşadın
Bir kırlangıcın daha var.

bu da kitaptan en sevdiklerimden biri,

KISA

Hayat kısa
Kuşlar uçuyor

Sevgili okuyucu dostlarım daha çok şiir okuyalım. Her bir şiirle insanın yüreği ferahlıyor. Sıkıldıkça, daraldıkça, sevindikçe okuyalım. Hatta sevdiklerimize okuyalım.

Ben zaman zaman blogumda şiir kitaplarına yer vereceğim. İlk şairim Cemal Süreya oldu. Bir yazar ya da şairin eserini okuduğumda yazarın hayat hikayesine de dalarım. Nasıl bir kişiymiş, neler yaşamış, nasıl bir ruh hali içinde yazmış bunlar benim için önemlidir. Eğer halen tanışmadıysanız Cemal Süreya ile tanışın derim.

Sevgilerimle,

Kitap adı -       Bir Kırlangıcın Daha Var / Bütün Yapıtları / Seçme Şiirler
Yazar -            Cemal Süreya
Hazırlayan -    Elif Sorgun
Yayınevi -      Yapı Kredi Yayınları
Sayfa sayısı  - 90









7 Mayıs 2014 Çarşamba

YABANCI / Outlander - Daina Gabaldon



2010 yılında yayınlanmış bu kitabı meraktan edinmiştim. Merak ettim çünkü ben kitap seçerken mutlaka yorumları okurum. Kitaplarımı da önce blog ya da  forum yorumlardan okur, ardından kitap marketlere gider inceler en sonunda internetten satın alırım. Eminim bir çok kitap kurdu da benim gibi yapıyordur...

Neyse, her zaman klasik kitaplar okumuyorum. Tarihi romantik serileri de severim. Bu serinin o kadar çok hayranı vardı ki merak etmeden duramadım ve aldım. Önce kitabın kendi tanıtımından bir alıntı yapmak istiyorum

"Sene 1945. Eski bir savaş hemşiresi olan Claire Randall, evine dönmüştür. Tekrar bir araya geldiği eşiyle ikinci bir balayına çıkar. Salisbury Düzlüğünde bulunan tarihi taş çemberini ziyaret ederler. Bu taşlardan birine dokunan Claire birden kendini, savaş yüzünden yıkılmış ve gruplaşmış sınır baskınlarına maruz kalan İskoçyada bir yabancı olarak bulur. Sene 1743tür.
Anlayamadığı güçler tarafından zaman içinde geçmişe savrulan Claire, hayatı için tehdit oluşturabilecek mülk sahipleri ve casusların arasına düşmüştür. Cesur bir İskoç savaşçısı olan James Fraser, Clairee öyle sınırsız bir aşk sunar ki, genç kadın sadakat ve tutku gibi iki zıt duygunun arasında sıkışıp kalır. Farklı zamanlarda yaşayan ve hiç ortak özellikleri olmayan bu iki adam arasında bir seçim yapması gerekmektedir.
"

Evet hikayesi kısaca böyle... serinin bunun dışında Yolcu, Kehribar'daki Yusufçuk, Ateşin Çağrısı I-II, Güz Davulları I-II olmak üzere 6 kitabı daha var. Yabancı 838 sayfa. Çok uzun bir kitap ama zaman içinde yolculuk, savaş, aşk hikayesi derken kolaylıkla okunuyor. Ben ilk kitabını okudum diğerlerine geçmedim. Neden derseniz seriler beni bir müddet sonra sıkıyor. Yazarların da seri oluşturmak için kendilerini kastıklarını seziyorum. Bir hikaye ilginç olabilir ama uzadıkça sonu bulmak zorlaşıyor. Örneğin Game of Thrones da benim için öyleydi. İlk kitabını okudum ve bıraktım. Ama dizisinin "fan"ıyım.

Bu seriyle ilgili bir diğer haber de diziye çekiliyor oluşu. Merak edenler için "Outlender First Look Trailer " aramasıyla youtube.da ilk fragmanı bulabilirler.  Ayrıca İMDB'nin sayfasında da diziyle ilgili bilgi var. Henüz yayına başlamadı. Eminim ki hayranları heyecanla bekliyordur. Bakalım dizinin başarısı da kitap kadar olacak mı? Sadece ben şunu söyleyebilirim ki ilk kitap fragmanı izleyince gözlerimde canlandı, birebir gibi.

Şimdiden sizlere önce iyi okumalar, sonra da iyi seyirler dilerim.

Kitap adı-  YABANCI

Yazar - Daina Gabaldon

Yayınevi -  Epsilon

Sayfa Sayısı - 838

Not - Enteresan bir ayrıntı bu kitabı şarkıcı ve söz yazarı olarak tanıdığımız Seden Gürel çevirmiş. Game of Thrones'ın ilk kitabı Kralların Çarpışmasını da Sibel Alaş çevirmişti. Sibel Alaş ama bu kitapta çok büyük bir çeviri hatası yapıp John Snow karakterinin ismini John Kar olarak çevirmiş. Efsane oluşmuştu. Öylesine aklıma geldi yazayım dedim...

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Kerim Usta'nın Oğlu, Halide Edib Adıvar



Halide Edib Adıvar... kurtuluş savaşının kahramanlarından. Bir kadın... kültürlü, eğitimli, evli, çocuklu... İpek Çalışlarlar'ın kaleme aldığı biyografisini okumuştum onu da daha sonraki tanıtımlarımda mutlaka aktarmalıyım. Özetle şunu söyleyebilirim çok güçlü bir kadınmış....

"Kerim Usta'nın Oğlu" yazarın 1958 yılında basılmış etkileyici bir dönem romanı. Konusu kurtuluş mücadelesi sırasında vatan için canını ortaya koyan bir babanın evladına vasiyet ettiği DERMAN olma görevini yerine getirmesidir. Bir hayat hikayesinin anlatıldığı bu süreçte, tarihi bir perspektifle ülkenin bulunduğu sosyal durum,  karakterlerin duygusal durumları, hatta ülke içindeki yabancıların etkileri ile cumhuriyet döneminin hemen ardından gelişen siyasi akımlar kitabın içinde mevcut.

Roman sadece 128 sayfa. Ama bu kadar kısa olup da,  bu kadar çok ve derin konuyu cümleleri uzatmadan ulaşabilmek üstün yetenek ve engin tecrübe ürünüdür.

Romanın benim beğenimi kazanan en önemli yönlerinden biri de her sayfanın altında yazarın kullandığı, günümüzde bilinmeyen eski türkçe kelimelerin günümüz karşılıklarının verilmesi oldu. Ben keyif aldım, bunu muhtemelen yayınevi bir zorunluluk olarak yapmıştır. Çünkü bugün o dille yayınlasa lise çağındaki çocuklarımız hiç bir şey anlamayacaktır. Bu da yaklaşık 80 yılda dilimizin neler kaybettiğinin bir işaretidir bana göre.

Romanda o günün siyasi ortamına da gönderme yapılarak bir nevi cumhuriyet hemen sonrası neler olup bittiğine hangi konuların tartışıldığına dair de kısa bir ışık yakıyor. Alıntılandırdığım bölüm size de fikir verecektir.



Keyifle okuyacağınız, hayran kalacağınız, karakterleri kurmaca ama yaşananlar gerçeklerden alıntı olan bir romanı şiddetle tavsiye ederim.  İyi okumalar 


KERİM USTA'nın OĞLU, Bir doktorun hayatı
Yayın evi         Can yayınları
Yazar               Halide Edip Adıvar
Sayfa sayısı     128

2 Mayıs 2014 Cuma

Sözcükler, edebiyat dergisi



Çok kitap okuyup da düzenli olarak edebiyat dergisi takip etmeyen biriydim. Gidip raflardan bir edebiyat dergisi seçeyim dedim. Neler var neler yok açıkcası çok da ümitli değildim. Ama karşıma 5-6 farklı edebiyat dergisi çıktı. İçlerinden, kapakta Cemal Süreya'yı görünce "Sözcükler" bana daha çekici geldi.

Sözcükler iki aylık bir dergi elimdeki Mayıs - Haziran sayısı. Beni iki ay boyunca oyalacak güzel bir dergi. Cemal Süreya'nın eşi Zuhal'a yazdığı mektuplar ilk bölümde yer alıyor. Ne güzel anlatmış duygularını mektuplarında... aynı zamanda ne kadar bizdenmiş. Çok sevdim mektuplarını. Hatta özendim, ben de hemen sevdiğime bir mektup yazdım. Sosyal medyaya yazılan notlar gibi değil boşluğa yazmıyorsun ayrıca bir somut madde geliyor eline, el yazısı olanı ise benim fikrimce en makbulü. Ben mektuplaşma halini seviyorum, özlemişim de sanırım. Hadi hayırlısı bu vesileyle işte yıllar sonra ilk mektubumu PTT den verdim postaya.

Neyse dönelim dergiye... İçeriği zengin.  Öyküler, denemeler ve birbiründen güzel şiirler. Ben bu dergiyi takip ederim. Edebiyat nefes almak demektir, dolayısıyla bu tür güzel yayınları da desteklemek gerekir düşüncesindeyim.