9 Şubat 2015 Pazartesi

YAZMA SANATI / STEPHEN KING





Tanıtmak için heyecanlandığım kitaplar oluyor. Ah bir an önce okuyup tamamlıyayım ve hemen bloğumda paylaşayım istiyorum. İşte bu kitap da onlardan biri. Bir adamın kendini anlattığı bunu yaparken yazma serüvenini paylaştığı güzel bir eser. Yazmak isteyenler için çalışma metodları, tavsiyelerle ve gerçekçi bazı uyarılarla kendi gelme hissi uyandıran bir kitap YAZMA SANATI.

Bazılarımız sadece okumaktan keyif alır. Bazılarımız ise okurken ipuçları yakalar çünkü o da yazmak ister. Ben işte bu ikinci gruba giriyorum. Okumaktan çok keyif aldım küçüklüğümden beri. Ama yazmak beni kurtarıyor. Nefes aldığımı hissediyorum. Ancak doğru şekilde yazmayı yeni yeni öğreniyorum. Bu bir çok konuda verilen örnek YÜZMEYİ ÖĞRENME gibi bir şey. Önce korkuyorsun, çeşitli bahaneler buluyorsun, bu sana seneler kaybettiriyor. Sonra acaba ben de yapabilir miyim ki demeye başlıyorsun. Sonra ustaların tecrübelerinden faydalanmak istiyorsun ve şanslıysan böyle kitaplara rastlıyorsun.

Stephen King zor bir çocukluk geçirmiş. Kitapta biraz espriyle karışık çocukluk anılardan bahsediyor ama o sayfaları okurken neden korku - macera türünden yazmaya karar verdiğini anlıyorsunuz. Bir bakıcı anısı var ki akıllara zarar. Annesi ve babası çok küçükken ayrılıyor. Annesi iki çocuğun geçimini sağlamak için çeşitli işlerde çalışmak zorunda. Bir çok bakıcı geliyor geçiyor. Bir tanesi küçük Stephen'ın kafasına oturup suratına gaz çıkaracak kadar sadist. Sadece bu da değil sevgili abisi de çocukluk şakalarını biraz abartabiliyor. Annesi ise henüz altı yaşındaki çocuğuna şahit olduğu bir intihar vakasını ve gördüklerini rahatlıkla anlatacak kadar rahat bir kadın. Neyse fena olmamış en azından bu durumdan bir Stephen King çıkmış. Ve bu adamın kaleminden Esaratin Bedeli, Yeşil Yol, Carrie gibi başyapıtlar oluşmuş.



Stephen King iyi yazmanın iki kuralı olduğundan bahsediyor. İlki çok okumak, ikincisi hergün düzenli yazmak. "Eğer kitap okumaya vaktiniz yoksa yazı yazacak donanımınız ve de zamanınız da yoktur." diyor.

Kitabın arka kapak tanıtımında,

 "Yıllarca, odamın ortasında duran masif, meşe antika bir çalışma masasına sahip olmayı düşledim... 1981'de hayalimdeki masaya kavuştum ve onu evimin arka tarafındaki geniş, aydınlık çalışma odamın ortasına yerleştirdim. Ve tam altı yıl o masanın ardında hiçbir şey yapmadan sarhoş ya da kafam dumanlı oturdum...
Alkol ve uyuşturucundan kurtulduktan sonra aklımı başıma topladım ve o çirkinlik abidesini oturma odasına taşıtıp başımdam def ettim...
İşe şöyle başlayın: masanızı odanızın en dipteki köşesine yerleştirin ve her yzı yazmaya ourduğunzda, masının neden ortasında durmadığını kendinize hatırlatın. Laşam, sanatı destekleme sistemi değildir. Bunun tam aksidir."

Yazarın beni şaşırtan yöne çok zorluk yaşamış, çok dip yapmış olmasına ragmen tekrar ayakta durmayı başarabilmiş olmasıdır. Ve tek eşli olmasıdır. Sanıyorum bu zor yıllarda hep yanında güçlü bir kadın olması ve ona tutunabilmesi var olmasını sağlamış. Tabii bu kadın aynı zamanda Stephen King.in bilinen en ünlü kurgu yazarı olmasını sağlayan CARRIE.nin hikayesini çöpten çıkarıp "Burada güzel bir şey yakalamışsın devam et vazgeçme" diyen kadındır.

Bir ipucu vereyim kitap buna benzer bir çok ilginç hikaye ile ilgili dolu. Yazarı yakından tanımak, yazma serüvenine şahitlit etmek, dünyanın öbür ucunda da olsa, okumaya sevdalı, heyecanlı aynı zamanda bir ebevyn olarak ortak kaygıları taşıdığınıza şahitlik etmek isterseniz. Hemen alın okuyun derim. Benim yazarlık yolunda başucu kitabım oldu bile. Hatta yukarıda saydığım BESTSELLER.ların yıllar önce izlediğim filmlerini de tekrar izleme kararı aldım.

Sevgilerimle,








1 yorum: