5 Ocak 2015 Pazartesi

ZAHİR / PAULO COELHO




"Bu adam kimdir?" diye soruyorum kendime. Yani nasıl böyle yazabilir? Nasıl bir düşünce gücüne sahiptir? Halbuki ben onu yıllar önce meşhur SİMYACI romanıyla tanımıştım. Bu elimdeki romanı ise okuyucu eleştirilerine bakılırsa beklenti olarak beni çok yukarılara çekmemesi gereken bir romantı. Ama öyle mi oldu? Hayır!!!

Nasıl anlatsam? İlk önce şunu belirtmeliyim ki sürükleyici, heyecan dorukta, acaba ne olacak acaba ne olacak durumu bu romanda yok.  Fakat okurken sürekli iç sesisimin konuştuğunu hissettim. Sanki İkili ilişkiler ve aşk üzerine bilimsel bir deney yapılıyor da ben onu dışardan izliyor gibiydim.

Hikayenin kahramanı olan adam popüler kültürün içinde yazdığı şiirler şarkı sözlerine çevrilen, çok kazanan, popüler bir kişilik. Sevgilileri var, gününü yaşıyor, iki kere evlenip boşanıyor ve halinden pek de şikayetçi değil aslında. Bir gün karşısına yeni bir kadın çıkıyor. Diğerlerinden farklı birlikte yaşamaya başlıyorlar ama ilişki rutinleşme sürecine girince adam ilişkiye evliliğe taşımak istemediğini söylüyor. Kadın da kabulleniyor ve onu serbest bırakıyor. Ona süre veriyor ve hep yapmak istediği YAZMA serüvenini gerçekleştirmesi için onu yolculuğa çıkmaya yönlendiriyor. Bu uzun süreli bir yolculuk. Eğer adam dönerse ilişki devam edecek. Neyse adam bu yüreklendirmeyle yollara düşüyor. Yine gününü gün ediyor ama bir türlü yazamıyor. Kadın yine devreye giriyor ve adam bir şekilde yazmaya başlayor. Hızla çok satanlara yükseliyor. Evleniyorlar. Ancak bir süre sonra kadın mesleği olan gazeteciliğin en zor bölümlerinden biri olan savaş muhabirliğine yönelmek istediğini söylüyor. Adam önce karşı çıkıyor ancak engel olmuyor. Çünkü kendisinin bugünkü duruma ve sevdiği işi yapmasına vesile olan kadına engel olmak haksızlık gibi görünüyor. Epey bir süre daha geçiyor ve bir gün kadın ortandan kayboluyor. Hiç bir not, haber bırakmadan. Adam kadının katili olabileceği ihtimaliyle gözaltına bile alınıyor ancak ortada ne bir suç ne de ceset var. Sonrası ise adamın kadını ZAHİR yerine koyması ve onu arama serüvenine dönüşüyor.

Ben şöyle yorumluyorum... " Bir adam hayat okulunda doğru bildiği yolda yürürken, özgür ve sınırsız... AŞK ona sorgulamayı, doğru bilgidiği yanlışları, ben sandığı kişinin arzularının aslında ne kadar eksik olduğunu, yavaş yavaş ve perçinleyerek öğretmesi. Hikayede ZAHİR bir şeye aşırı bağlılığı simgeliyor.  Adam romanının bir bölümünde kaybettiği eşi şimdi ise ZAHİR"i olan kadından bahsederken "Bir zamanlar ona duyduğum aşk yaşamımı değiştirmişti, şimdi de beni değiştiriyor." diyor.

Romanda öyle bölümler ve kurulan öyle ilginç cümleler var ki antı yapmamak olmazdı. Örneğin,

Yazarın kayıp eşi ESTHER savaş muhabirliği yaptığı sırada ölmek üzere olan bir asker ona şöyle der: "Kanlı üniformamı al, kanlı kumaş parçalarını ölüme inananlara ve bu nedenle bugün sanki dünyaki son günleriymiş gibi yaşabilenlere dağıt." Kadın bu parçaları hayatına giren kişilere vermiştir. Kocası hariç...

Bir diğer ilginç bölüm İYİLİK BANKASI meselesidir. Romanda böyle bir yapıdan bahsedilir. İnsanlar kendilerini rahatlatmak, sosyal bir sorumluluk yerine getirmek için yetenekleri dahilinde iyilik yapmaktadır. Her yaptıkları iyilik İYİLİK BANKASI"ndaki hanelerine değer yüklemektedir. Bir gün onların da iyiliğe ihtiyaçları olduğunda bu banka tarafından karşılanmaktadır.

Kahramanın yazar olmadan önce taşıdığı endişeyi ifaden eden şöyle bir cümle var mesela,

"...işte bu nedenle bir hayali besleyerek yaşamak, sonunda hiçbir şey elde edememe olasılığıyla yüzleşmekten daha iyiydi."  Gerçekten itiraf edin bunu bizler de yapmaz mıyız? Hedefe yürümek yerine hayal etmek kaybetmekten daha güvenli gelmez mi?

Sonunda ne mi oluyor? Söylemesem daha iyi... Okuyun bakalım kahramanımız ZAHİR'ine kavuşabilecek mi?

Sevgilerimle,



KİTABIN ADI         ZAHİR

YAZARI                  PAULO COELHO

YAYINEVİ              CAN YAYINLARI

YAYIN YILI           2005

SAYFA SAYISI      316

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder